Kaynaklar, 1 Ekim’de İran’ın İsrail’e yönelik gerçekleştirdiği operasyonda 3 değerli noktanın hedeflendiğini ve bu noktalardan biri olan Nevatim Hava Üssü’nde Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ı hedef alan F-35 savaş uçaklarının bulunduğunu kaydetti.
Hamas Siyasi Ofis Lideri İsmail Haniye, Hizbullah lideri Hasan Nasrallah ve İranlı general Abbas Nilfuraşan’a yönelik İsrail tarafından düzenlenen suikast taarruzlarının akabinde İran, 1 Ekim tarihinde İsrail’e yönelik balistik füze saldırısı akabinde İran Büyükelçiliği kaynakları açıklama yaptı. Büyükelçilik kaynakları, bu operasyonun 31 Temmuz’da İran’da Haniye’ye yönelik yapılan taarruzun akabinde misilleme niteliği taşıdığını kaydetti.
“BÜTÜN BASKILARA KARŞIN 2 AY İÇERİSİNDE AKLISELİM DAVRANMAYI TERCİH ETTİK”
Gerçekleştirilen füze saldırısının İran Genelkurmay Başkanlığı tarafından daha evvel planlandığını fakat bu planın belli nedenlerden ötürü ertelendiğini lisana getiren elçilik kaynakları, “İran’ın kararlı bir biçimde misilleme operasyonu gerçekleştireceği bilgisi verildikten sonra ABD, Avrupalı bakanlar ve birtakım ülkeler aracı oldu ve bizi arayarak, İran’ın biraz bekleyerek barışa fırsat vermesini istediler. Geçen 2 ay güç bir periyottu. İran hükümeti aklıselim davranmayı seçti. İran halkı ve kamuoyunda İsrail bizim toprak bütünlüğümüzü ve egemenliğimizi işgal etmişken bizim ülkemiz neden buna yanıt vermiyor diye baskı vardı. Bütün bu ağır baskılara karşın şu son 2 ay içerisinde aklıselimi tercih ettik. Bunun sebebi de barışa ve ateşkese fırsat vermekti” dedi.
“İRAN’IN DA AKLISELİM DURUMUNU DEVAM ETTİRMESİNE İMKAN KALMADI”
Büyükelçilik kaynakları, barışa fırsat verildiği 2 aylık devirde ateşkesin sağlanmamasının yanı sıra İsrail’in Gazze’lilere yönelik katliamlarını devam ettirdiğine değinerek, “Ardından İsrail daha fazla pervasızlaşarak Lübnan’ı maksat aldı. Bu müddet içerisinde Siyonizm rejimi karadan ve havadan tacizlerini daha da şiddetlendirdi. Savunmasız sivil halka karşı soykırımını daha da şiddetlendirdi. Müslüman ülkelere operasyonlarını arttırdı ve bu durumda artık İran’ın da aklıselim durumunu devam ettirmesine imkan kalmadı” sözlerini kullandı.
Operasyonda 3 değerli noktanın gaye alındığını söyleyen kaynaklar, “Bunların ortasında biri İsrail’in temel hava üssüydü. Bir oburu Mossad’ın üssü. Öbür tarafta Nevatim Hava Üssü ki burada F35 savaş uçakları bulunuyor. Siyonizm rejimi her ne kadar savunmasız insanları amaç aldıysa da İran bu operasyonu katiyen insani kurumları gaye almadan gerçekleştirdi. Yalnızca ve yalnızca askeri güçleri ve noktaları maksat aldı. Bu operasyonda İran ticari ve iktisadi noktaları bile maksat almadı. Bunu yapabilirdi lakin yapmadı” açıklamasında bulundu.
“SALDIRGAN DEVLET MÜSLÜMANLARI AMAÇ ALIYOR, 200 FÜZE GÖNDERİLDİĞİNDE NEDEN KİMSE ÖLMEDİ DİYE SORULUYOR”
İsrail rejiminin füze saldırısının başarısız olarak nitelendirdiğine vurgu yapan elçilik kaynakları, “Belki bu operasyonda hiçbir sivil ölmediğinden ötürü, öğrenci yurdu okul hastane vurulmadığından dolayıdır ki Siyonizm rejimi bu operasyonu başarısız olarak isimlendiriyor. İsrail rejiminin haberleri engellemek ismine çok güçlü bir bulut sansür sistemi vardır. Bilhassa de askeri bilgi ve haberleri engellemek ismine bu gücü kullanmaktadır. Üstünü kapatmak ismine bir dijital bulut kullanmıştır ve cep telefonu ile manzara almalarını ve toplumsal medyadan yayınlamalarını yasaklamıştır. O operasyonda rastgele bir sivilin ölmemesi bu operasyonun çok başarılı olduğunu mu gösteriyor yoksa bu durumu zayıf nokta olarak mı isimlendiriyor. Saldırgan bir devlet uzun müddettir müslümanları gaye alıyorken, 200 füze gönderildiğinde neden kimse ölmedi diye soruluyor” tabirlerine yer verdi.
ULUSLARARASI ÇAĞRI
İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan’ın “Eğer Siyonist rejim misilleme yapmaya kaklarsa, yanıtımız daha sert olacaktır” açıklamalarına değinen kaynaklar, ABD ve Avrupa tarafından İsrail rejiminin denetim altına alınmadığı takdirde operasyonların dağı ağır bir biçimde devam edeceğinin altını çizdi. Ayrıyeten kaynaklar, ABD ve kimi Avrupa ülkelerinin İsrail’e yönelik ekonomik ve askeri dayanakları durdurması gerektiğine dikkati çekerek, milletlerarası ve bölgesel kuruluşların, Arap ve İslam ülkelerinin artık harekete geçmesi gerektiğini, Lübnan ve Gazze halkına siyasi, hukuksal ve memleketler arası kurallar çerçevesinde dayanakların artması davetinde bulundu.
Gerçekleştirilen misilleme saldırısının yüzde 90 oranında başarılı olduğunu ve hedeflenen füzelerin birçoğunun isabet ettiğine dikkati çeken elçilik kaynakları, İsrail rejiminin bu operasyonun tesirini örtbas etmek için had safha bir efor gösterdiğine dikkati çekti.
Elçilik kaynakları, basın açıklamasının akabinde basın mensuplarının sorularını cevapladı.
“ERDOĞAN’IN DAVETİNİ VE TAVRINI DESTEKLİYORUZ”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın BM 79. Genel Şurasında İsrail’e yönelik zorlayıcı önlemlerin gündeme alınması davetinin sorulması üzerine elçilik kaynakları, “Esasen toprağa tecavüz etmek, saldırmak ve işgal etmek İsrail’in olduğunu yıllardır savunuyoruz ve İsrail asla ve asla bunu yapmadan duramayacaktır. Erdoğan’ın davetini ve tavrını destekliyoruz. Biz inanıyoruz ki artık kelamın vakti geçti. Artık el ele vermemiz ve harekete geçmemiz gerekiyor. İsrail daha da şiddetli bir biçimde uzun vakittir Gazze’ye akınlarda bulunuyor. Bunun devamında da Lübnan’ı gaye aldı. Bilhassa bölge ülkeleri şayet ki Siyonizm rejiminin taarruzlarını durdurmazsak gelecekte hepimiz için büyük bir baş belası olacak” değerlendirmesinde bulundu.
“SALDIRI ÖNCESİNDE ABD’YE BİLGİ VERMEDİK”
Bir gazetecinin İran tarafından gerçekleştirilen hücumun kamuoyunda göstermelik olarak eleştirildiğini sorması üzerine elçilik kaynakları, şu halde yanıt verdi:
“Bizim ülkemizin en üst seviye karar merci ve Dışişleri Bakanımız açık ve net bir halde söylüyor ki biz ABD’ye bilgi vermedik. Amerikalıların kendileri de bilgi verilmediğini söyledi”.
“ABD’de deki cumhuriyetçi ve demokratlardan bugüne kadar uygun bir şey görmüş değiliz”
Misilleme operasyonun akabinde Donald Trump’ın sarf ettiği “Ben olsaydım Orta Doğu’da savaş olmazdı” kelamlarına de değinen elçilik kaynakları, “Bunlar seçim kampanyalarında sarf edilen sözlerdir. Biz bu sözleri her seçim kampanyalarında duyarız. Biz İsrail rejimini legal bir rejim olarak görmüyoruz ve kendilerini de Filistin topraklarını işgal etmiş bir rejim olarak isimlendiriyoruz. Bu kelamlar iç siyasetlere yönelik söylenmiş sözlerdir ve biz iç sıkıntıları hakkında yorum yapacak değiliz. Bizi ilgilendirmez, istediklerini söylesinler. Gerçek şu ki biz ne ABD’de deki cumhuriyetçi ve demokratlardan bugüne kadar güzel bir şey görmüş değiliz” açıklamasında bulundu.